Image Detail

Bizi Facebooktan Takip Etmek için Sayfamızı Beğenin

<>

Sohbetin Kalbi Seher Yıldızı:)

Bükçe Dili ile Bir Kadını Anlamak


**********************BİR KADINI ANLAMAK… ********************

*Bir kadın çocuktur aslında.
Çocuk gibi davranmayı sever.. Erkeğin kendisine bir çocuğa gösterdiği şefkati göstermesini de ister. Bir çocuğu okşar gibi incitmekten korkarak okşamalıdır erkek kadını.. Ama her kadın çocukça da olsa dinlenilmesini, dikkate alınmasını ister. Yani bir kadının çocukluk yapmasına izin vereceksiniz, ama asla onu bir çocuk olarak görmeyeceksiniz.


*Bir kadın güçlüdür aslında.
Hatta erkeklerden çok daha güçlüdür. Ama bu gücünü her zaman ortaya koymasını sevmez. İster ki erkeğin gücü kendisine huzur versin. Kendi kendine yapabileceği şeyleri bile erkeğin yapmasını bekler. Böylece hem daha kadın olduğunu hissedecektir hem de erkeğinin ne kadar güçlü olduğunu görecektir. Ancak kadın gücünü göstermek istediğinde onu engelleyemezsiniz.

Yapmak istediği bir şey varsa mutlaka yapar.


*Bir kadın sevgilidir aslında.
İçinde her zaman sevgiyi taşır. Sevdiklerinden kolay kolay ayrılamaz. Sevdiklerini kolay kolay kıramaz. Zor sever ama tam sever. Bir kadının tam anlamıyla sevebilmesi için yüreğinin kabul ettiğini beyninin de kabul etmesi gerekir. Ve sevmezse de onu asla sevmeye zorlayamazsınız. Belki kolayca yüreğine girebilirsiniz. Ancak beyninde yer etmemişseniz her an terk edilebilirsiniz.

Sevmediği halde terk etmeyen kadınlar da var elbette.

Bunun nedeni ise engelleyemedikleri acımak duygusudur.


*Bir kadın yalnızdır aslında.

Hiçbir zaman kadını bütünüyle elde edemezsiniz.

Kendisine ait bir dünyası vardır ve orada hep yalnızdır. O dünyaya kimsenin girmesine izin vermez. Hiçbir anahtar o dünyanın kapısını açamaz. Yalnızlık onun sığınağıdır. O sığınağa ne zaman gireceğine, ne kadar kalacağına hep kendisi karar verir. Sığınaktayken oradan çıkmaya zorlarsanız onu sonsuza dek kaybedebilirsiniz.


*Bir kadın bilgindir aslında.

Neler yapabileceğini erkek aklı hayal bile edemez.Yaratıcılığının sınırı yoktur. Ama bunu ortaya çıkartmak için hayatının erkeğini bekler.

Hoyratça harcamaz yaratıcılığını sadece erkeğine saklar. Bir kadının gerçek erkeği olmayı başarabilmişseniz çok şanslısınız demektir. Çünkü yaşamınız asla sıradan olmayacaktır.

Bir kadın hayattır aslında.

Çünkü hayatın içinde olan her şey ancak kadınlar olduğunda anlam kazanıyor. Yemek yemek, su içmek bile.


*Bir kadının elinden içtiğiniz suyla kendi kendinize bardağı doldurup içtiğiniz su arasındaki lezzet farkını anlayabiliyor musunuz?

Anlıyorsanız ne mutlu size. Anlamıyorsanız, ne yazık ki yaşamıyorsunuz


Genellikle çok konuşmaya yatkın bir ulusuz galiba . Hele aydın kesimden olanlar bayırlar söylev vermeye , uzun uzun konuşmaya ve böylece ülke sorunlarını çözüp rahatlamaya ...Yoğun işleriniz arasında bir bakarsınız,bir arkadaşınız kahvenizi içip sohbet etmeye gelmiş. Kovsanız kovamazsınız.

İki saat dereden tepeden konuşur,dedi kodu yapar, sonra kalkıp gider. Uzun konuşmalara karşı savunma önlemleri niyetine sözler uydurulur. Fransızlar,”Boş fincanlar iyi öter” der.

Bizde ise uzun konuşanlar karşısında kafa sallayıp tevekkül içinde,”memleket çok laftan battı zaten.” Kendimizi bu sözlere kaptırıp fazla konuşmayalım diyen , dut yemiş bülbüle mi döneceğiz?her halde hayır. atasözleri ve deyimler çoğunlukla iki yönlü olur. çok konuşmaya karşı çıkan sözler olduğu gibi, güzel konuşmadan yana olanlar da vardır.

Bir örneği :”Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.” Öyleyse bir orta yol bulmalı. Güzel konuşma bir sanattır. kendine özgü kurallar vardır. Can sıkmayacaksınız. Bilgili olacaksınız. Ama ne kadar kural koyarsanız koyun,uzun,heyecanlı söylev atmanın mı ,yoksa kısa,özlü konuşmanın mı daha yararlı olduğu konusunda belirli bir sonuca ulaşmak güçtür. Bu konudaki tartışma eski çağlara kadar gidiyor.

Eski Yunan’da Ispartalılar”az ve öz”konuşmanın erdemine inanırlarken, Atinalılar bol bol nutuk atmayı severlermiş. Bir gün Atina’da kıtlık başlamış. Isparta’ya bir heyet gönderip yardım istemişler. Heyet üyeleri birbiri ardından çıkıp Isparta Meclisine parlak söylevler vermiş. Yalvarmış, yakarmış en dokunaklı sözlerle kıtlığın getirdiği zorlukları sergilemiş, ama sonuç alamamış. Atinalılar bir heyet daha göndermiş.

Gene sonuç yok. Bu arada Ispartalıların gelenekleri bilen bir Atinalı çıkıp,”beni gönderin. ben yardım alıp gelirim.”demiş. En sonunda onu göndermişler Atinalı,yanına dibi delik ,boş bir çuval alıp Isparta Meclisinin huzuruna çıkmış .Çuvalı göstermiş. Ters yüz etmiş,dibinin delik olduğunu göstermiş. Ondan sonra sadece bir tek söz söylemiş:”açız.”Kürsüden inmiş,Isparta kralı Atinalıyı yanına çağırmış,”size yardım edeceğiz”demiş.”yalnız anlamadığım bir şey var. niye o kadar uzun konuştunuz?


DİNLEMESİNİ BİLİYORMUYUZ?

Hemen her gün yaptığımız işlerden biri de dinlemektir. Bir düşününüz. Hiç olmazsa günde üç dört saatimizi buna ayırırız. Evde annemizi, babamızı; bizi ilgilendiren konuşmaları dinleriz. Kısaca dinleme, günlük hayatımızda önemli bir yer tutar. Dinleme de okuma gibidir.

Nasıl okuyarak başkalarının düşüncelerini, duygularını öğreniyorsak, aynı şeyi dinleyerek de yaparız. Konuşulanlar üzerinde düşünür, anlatılanları kavramaya çalışırız. Bu bakımdan dinleme, öğrenme yollarının başında gelir. İyi bir dinleyici olmak için birtakım alışkanlıklar gerekir. Bu alışkanlıkları edinmedikçe dinlediklerimizden iyice yararlanamayız.

Bazıları vardır; gözlerini konuşana diker, sessizce otururlar. > dersiniz. Ama gözleri konuşanda, akılları ve dikkatleri başka yerdeyse, bunlar iyi bir dinleyici değillerdir.

İyi bir dinleyici gözleriyle değil sorularla dinler; yani, konuşulan konu üzerinde kafasında uyanan sorulara cevaplar arar. Dinlediklerini bu sorularla değerlendirir. Bazı dinleyiciler de konuşmayla değil de, konuşmayı yapanla ilgilenirler. Konuşanın elbisesine, saçlarını tarayıp taramadığına, el ve yüz hareketlerine bakarlar.

Bunlar da iyi dinleyici değildir. Konuşanın giyinişi, kılık kıyafeti iyi bir dinleyiciyi ilgilendirmez. Onu ilgilendiren, konuşanın anlattıkları, bu konu üzerinde düşündükleridir. İyi bir dinleyici sabırlıdır. Konuşanı sonuna kadar izler. Konuşanla aynı düşüncede olmayabilir. Ama hiçbir zaman onun sözünü kesmez.

Eğer soracakları varsa, bunları konuşma bittikten sonra sorar. Dinlediklerini değerlendirme, iyi bir dinleyicinin yapması gereken en önemli iştir.


Örnek; konuşanın amacı nedir?

*Öğüt mü veriyor, yoksa belli bir konuda birtakım gerçekleri mi açıklıyor?

*Bunu yaparken heyecanlı mıdır?

*Düşünceleri değiştirip olduğundan fazla büyütüyor mu?

*Söyledikleri yeni şeyler midir?

Bu ve buna benzer sorularla dinlediğini değerlendirme, iyi bir dinleyicinin yapacağı işlerdendir.

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS

0 Yorum:

Yorum Gönder